3 Aralık 2012 Pazartesi

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) 'in fedakar ahlakı-2-

Bir başka hadis-i şerifte Rabbimiz'in yüksek ahlak bağışlamış olduğu Hz. Muhammed (sav)'in bu üstün tavrı şöyle anlatılmaktadır:
 
Yezid et-Teymi şöyle anlatıyor: Huzeyfe'nin yanındaydım. Bir kişi Huzeyfe'ye, "Eğer ben Peygamber zamanına yetişseydim onunla beraber savaşır ve büyük bir metanet gösterirdim" dedi. Huzeyfe ona "Sen mi öyle yapacaktın? Allah'a yemin ederim ki, Ahzab günü Hz. Peygamber'le beraberdim. Şiddetli rüzgar ve korkunç bir soğuk vardı. Hz. Peygamber "Bir kişi yok mudur ki, müşriklerden bir haber getirsin de kıyamet günü benimle beraber bulunsun." Sonra Hz. Peygamber haber getirmem için beni gönderdi. Gidip Kureyş'in durumunu öğrendikten sonra Resullullah'a vardım. Düşmanın yanından döndükten sonra yine eskisi gibi titriyordum. Resullullah'a haberi verdim. Resullullah abasını bana giydirdi. Aba sırtındaydı ve onunla namaz kılıyordu. Ve sabaha kadar Hz. Peygamber'in abası altında uyudum.3
 
Gösterdiği bu eşsiz ahlakın yanı sıra Resul-ü Ekrem Efendimiz, Kuran'ın "De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (Enam Suresi, 162) ayetinde bildirildiği şekilde, tüm hayatını, malını, canını Allah'a adamıştı. İslam ahlakının tüm insanlar arasında yaygınlaşması, huzur, barış ve sevgi ahlakının hakim olması için maddi ve manevi tüm imkanlarını ortaya koymuştu. Bu uğurda her türlü zorluğa büyük bir şevk ve teslimiyetle talip olmuştu.
 
İslami kaynaklara göre, Resul-ü Ekrem Efendimiz (sav) üç sene kadar tebliğ faaliyetlerini gizliden gizliye sürdürmüş, tebliğinde son derece ihtiyatlı davranmıştır. Bu dönemde pek çok kişi Müslümanlığı kabul etmiş ve İslamiyet giderek güç kazanmıştır. Üç senenin sonunda ise Allah'ın emri üzerine Peygamber Efendimiz (sav) peygamberliğini ve İslamiyet'i, Kureyşli kabilelerin her birine ayrı ayrı açıkça ilan etmiştir.
Kureyşli müşrikler eziyet ve düşmanlığa yeltenerek Peygamberimiz (sav)'in davetine karşı çıkmışlardır. Ona karşı amansız bir mücadeleye girmiş, ellerindeki bütün imkanları kullanarak bu mübarek insanı etkisiz hale getirmeye çalışmışlardır. Bunun için ise mümkün olan her türlü eziyet ve hatta suikast yöntemlerine başvurmuşlardır. Başta Ebu Leheb ve karısı Ümmü Cemil, Ebu Cehil olmak üzere, Kureyş kabilelerinin önde gelenleri Resulullah'ı durdurabilmek için büyük mücadeleler vermişlerdir.
 
Ancak İslamiyet'in yayılmasını önleyebilmek için başlattıkları tüm girişimler sonuçsuz kalmıştır. Bu durum Mekkeli müşrikleri ve kavmin önde gelenlerini oldukça rahatsız etmiştir. Aleyhteki tüm çabalarına rağmen Müslümanların sayısı gün geçtikçe artmış ve İslamiyet, Mekke dışındaki kabileler tarafından da kabul görmeye başlamıştır. Hz. Ömer, Hz. Hamza gibi önde gelen kimselerin de Müslümanların safına katılması ve bu yolla İslam'ın giderek güçlenmesi bu kimseleri oldukça tedirgin etmiştir. Yaptıkları işkencelerle, şiddet gösterileriyle kimseyi dininden çeviremediklerini, İslamiyet'in yayılmasını engelleyemediklerini görmüşlerdir. Bu durumda yeni bir yöntem arayışına gitmiş ve Müslümanları baskı ve boykot yöntemleriyle durdurmaya çalışmışlardır. İttifakla aldıkları boykot kararlarına göre Müslümanlarla ve onları koruyan kabilelerle ticari hiçbir münasebette bulunulmamasına karar vermişlerdir. Bu karara göre onlara hiçbir şey satılmayacak ve onların mallarından hiçbir şey alınmayacaktı.
 
Kabe duvarına yazılı olarak astıkları bu kararlar kısa sürede tüm Mekkeliler tarafından uygulamaya geçirilmiştir. Bu katı boykot nedeniyle Müslümanlar topluca bir yere taşınarak birarada yaşamaya başlamışlardır. Müşrikler, boykota uğrayanların toplandıkları mahalleye neredeyse hiçbir gıda malzemesi sokmuyorlardı. Sadece Hac mevsiminde dışarı çıkıp alışverişte bulunmalarına izin veriyorlardı. Ancak bu durumda da köşe başlarında durarak onlara bir şey aldırmamak için ellerinden gelen her türlü engellemeyi yapıyorlardı. Kimi zaman Müslümanlara mal satmamaları için satıcıları tehdit ediyor, kimi zaman ise satıcıların tüm mallarını satın alarak Müslümanların alabilecekleri bir şey bırakmıyorlardı. Mekke'ye yiyecek getiren kervanları şehrin dışında karşılayıp çeşitli vaatlerle onları Müslümanlar aleyhinde kışkırtıyorlardı.

3- Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü’s Sahabe, Hz. Muhammed ve Ashabının Yaşadığı İslami Hayat, Sentez Neşriyat, Cilt 1, Temel Eserler Serisi: 2/1, sf. 318 (Müslim)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder